Hepimiz bir şekilde
günden güne değişiyoruz, dönüşüyoruz, yenileniyoruz. Kimse bunun önünde
duramıyor, tamam. Çoğunlukla hep alınan yaşlarla beraber daha çok şey bilme,
hayatı, kendimizi daha iyi çözme eğilimindeyiz. Kafamız karışık hayatla ilgili
ama sanki kendimizi daha iyi tanıyoruz. Şayet bu işler doğal sürecinde,
kendinize bir şeyler katarak ilerliyorsa şahane ama bir yandan da çok sapkınca
durumlar var özellikle ikili ilişkilerde. Nedir diye sorarsanız, bayadır kendim
gözlemlemediğim için farkında olmadığım ama son zamanlarda tecrübelerle sabit
gördüğüm bir şeyden bahsedeyim. Uzun ilişkiden çıkınca ve bugüne kadar senden
farklı insanlarla karşılaşınca değişik şeyler keşfediyorsun. Mesela 10 sene
aynı kişiyle beraber olunca tabiiki değişiyorsun ama özün değişmiyor. Defoların,
hataların, geliştirmeye çalıştıkların, tamamlanman hep aynı hizada devam
ediyor. Daldan dala atlayan, kimseyle ilişki kuramayan, aynı anda 10 kişiyle
konuşup adım atamayan insanların ortak noktası ne biliyor musunuz? Bu söylediklerimi
yapmaktan çekinmeleri. Her ilişkide, her konuştukları kişide yenileniyorlar. Ama
bu yenilenme o kadar suni ki, karşılarındakine kendilerini beğendirme için sonradan
edindikleri, eğreti alışkanlıkları, hayat
felsefeleri, bir sonraki kişinin hoşuna gitmeyince hemen bırakılacak üstlerine
büyük gelen dünya görüşleri ediniyorlar. Kendi özlerine dönmekten korkan,
güvensizliğin en büyüğünü yaşayan kişiler işte bunlar. Kafaları o kadar karışık
ki, hayatta ne yapmak istediklerini o kadar bilmiyorlar ki, değişik ilişkilerle
devamlı tasdik ihtiyacı duyuyorlar hayatlarını. Sonunda elde kalan ne? Özümsenmemiş
defolu bir sürü hayat yorgunluğu.
Ben napıyorum? Kimim?’i sorgulamadan yaşanan ego tatminleri sonucu şişen yalandan balonlar. Gerçeğe yer kalmayıncaya kadar devam ediyor bu şizofreni, sonra hiçbir şeyden tatmin olmayan 21.yy insanı ortaya çıkıyor. Aynı anda her şeyi yapan ama aslında havaya boştan laflar saçan..
Kendimizden korkmamak, hataları sahiplenmek en büyük başarısı bana sorarsınız günümüz insanının. Çünkü sizi pohpohlayacak birileri hep var çevrede, sinek gibi siz kovsanız da ışığa uçar gibi yanıbaşınızda bitiveriyorlar. Önemli olan aralarından doğru kişileri, doğru nedenlerle seçmek. Sessizliğe alışmak bir süre, yanyana huzurla konuşmadan durduğunuz birilerini bulmak. Çok sevdiğim bir arkadaşımın dediği gibi, öyle yetmeli ki yanınızdaki size sadece ikiniz olsanız bile tam hissetmelisiniz. Bir gün 12 saat konuşmasanız bile mutlu olmalı, ertesi 2 gün durmadan bir şeyler paylaşabilmelisiniz. Bunları yapabilmek için önce iki kişinin de kendi içinde huzurlu olması gerekiyor ama. Az’la yetinmeyin, hiçbir zaman YETİNMEYİN hatta, kendi hayatlarını böyle yaşayanları da sizden uzak tutun.
tuuce!
Ben napıyorum? Kimim?’i sorgulamadan yaşanan ego tatminleri sonucu şişen yalandan balonlar. Gerçeğe yer kalmayıncaya kadar devam ediyor bu şizofreni, sonra hiçbir şeyden tatmin olmayan 21.yy insanı ortaya çıkıyor. Aynı anda her şeyi yapan ama aslında havaya boştan laflar saçan..
Kendimizden korkmamak, hataları sahiplenmek en büyük başarısı bana sorarsınız günümüz insanının. Çünkü sizi pohpohlayacak birileri hep var çevrede, sinek gibi siz kovsanız da ışığa uçar gibi yanıbaşınızda bitiveriyorlar. Önemli olan aralarından doğru kişileri, doğru nedenlerle seçmek. Sessizliğe alışmak bir süre, yanyana huzurla konuşmadan durduğunuz birilerini bulmak. Çok sevdiğim bir arkadaşımın dediği gibi, öyle yetmeli ki yanınızdaki size sadece ikiniz olsanız bile tam hissetmelisiniz. Bir gün 12 saat konuşmasanız bile mutlu olmalı, ertesi 2 gün durmadan bir şeyler paylaşabilmelisiniz. Bunları yapabilmek için önce iki kişinin de kendi içinde huzurlu olması gerekiyor ama. Az’la yetinmeyin, hiçbir zaman YETİNMEYİN hatta, kendi hayatlarını böyle yaşayanları da sizden uzak tutun.
tuuce!