Matrix serilerinden ve bir çok yerden aşina olduğunuz bu sözle ilgili benim bu yazıyı yazmayı tetikleyen dün izlediğim bir House M.D bölümü
oldu aslında ama benim için de yeni bir soru işareti değil kesinlikle. İzlemiş
olanlar olabilir aranızda, bahsettiğim bölüm 6. Sezondaki 8. Bölüm. İleri zeka
seviyesine sahip, MIT’den mezun en geç adam ünvanına sahip birinin algıları o kadar açık ki sonunda kendini
her şeyden mutsuz hissediyor ve intihar ediyor. Kurtuluyor, tedavi için yattığı
hastanede bir kızla tanışıyor ama kız
bildiğiniz aptal. Hayatında gördüğü en mutlu insanın o olduğunu görüyor ve
kendini aptallaştırmak için düzenli olarak öksürük şurubu içmeye başlıyor. Bunun
sonucunda ünlü bir fizikçi olabilecekken kurye olarak hayatına devam ediyor. Bölümden:
“When I was in the
hospital, they put me on narcotics and suddenly everything was just better. I
didn't feel isolated or lonely. That's where I met my wife. She was so happy
and dumb. And I was smart and miserable. You tell me who the genius is. I fell
in love with her buzzed out of my head and I knew I wanted to stay that way
forever…. So I decided I'd rather be
happy than smart.”
Şimdi çok sevdiğim büyük usta Ernest Hemingway’in de bir sözü
vardır bu konuyla ilgili:
“Happiness in
intelligent people is the rarest thing I know."
Gerçekten de çevremde etrafında olup bitenden habersiz yaşayan, sorgulamayan,
günlük dertleriyle uğraşan insanlar çok daha mutlu. Şimdi cehalet en büyük
zenginliktir diye mi avutucaz kendimizi? Ki bu konuyu sorgulayarak bile aslında
bu işi asla yapamayacağımı göstermiş oluyorum. Ama gerçeklik algısı çok garip,
sonuçta algılarınızı tamamen siz oluşturuyorsunuz ve onları istediğiniz gibi
manipüle edebilirsiniz. Siz kendi inandığınız gerçeklerde sorgulamadan
mutluysanız, sorun yok mu acaba? Ya da hayatın amacı sadece mutlu olmak mı?
Mutlu ama aptal, Mutlu ama dünyadan habersiz, Mutlu ama gelişimini durdurmuş…
bu mudur? Yaşadığınız ortalama 70 yıllık ömürlerde gerçekten önemli olan ne?
Devekuşu gibi kafayı toprağa gömemeyeceğimizden bazıları için tren çoktan
kaçtı ama son zamanlarda hiçbir şeyi çok fazla sorgulamama felsefesini
uyguluyorum ve çok mutluyum. Yani optimum yolu böyle buldum kendi çapımda, hala
çok şeyi merak ediyorum, algılarım açık, deniyorum, yanılıyorum ama günün sonunda kafaya takacak bir şey geldiğinde
değiştiremiyorsam, “whatever fuck it” diyorum ve hayatıma devam ediyorum. Eminim
herkesin yaklaşımı farklıdır, ben çözümü şimdilik böyle buldum ve bir süredir gayet rahatım. Hayat çok kısa ve nolursa olsun kafalarımızın bir yerinde bunu hep hatırlatmamız lazım kendimize..
Peki siz ne dersiniz Beatles’ın dediği gibi cidden “living is easy with
eyes closed” mudur?
bu konuya tabiki yorumumu cok cok iyi biliyosun; I hate "stupidity"- aci cekerim daha iyi. mutluluk mu o da ne kime gore neye gore? en guzeli dedigin gibi rahatsan gerisi bos iluzyonlar.
YanıtlaSilayrica beatles demisken; "it's getting hard to be someone, but it all works out!"
-alev