10 Eylül 2012 Pazartesi

Surrender your EGO be free to yourself!

"Where id was, there ego shall be." -Sigmund Freud
Aslında niyetim Freud'dan alıntı yapıp daha da derinleşen bir psikolojik sohbet yapmak değil - ayrıca bazı yanlarını garip bulurum bu adamın vb. düşünürleri tartışırken. O yüzden, çok fazla yapmadığım "yazmak" benim için "gündelik", bir o kadar da hayatın içinden, herkesin bir şeyler bulabileceği bir şey olsun diye ilk yazımı bu EGO denen illetle ilgili bir şeyler söyleyerek bu bloga eklemek istedim.

Evet ben kendimde, çevremde ve her yerde bir çok kötülükleri doğuran şeyin bu ego olduğunu görüyorum ve bazı insanların bunu abartarak kendi hayatlarını içinden çıkılamaz bir hale soktuklarını düşünüyorum. Kendi hayatımdaysa şu ego denen şeyden tamamen kurtulmadan ölmiyim gibi iddialı bir isteğim olduğu için de kafamı kurcalıyor bu egolu insanların yaptıkları ve yapamadıkları. Ayrıca hani neyi çok istersen olur - Secret tarzı - düşüncelerden dolayı da hayatımda yaşadığım birçok şeyin bu egoyu yontmaya çalıştığını, hayatın karşıma sınavlar, alınacak dersler çıkarttığını da düşünüyorum ki o ayrı bir konu... :)

Aslında çevreme baktığımda (iş dünyasını geçiniz) gereksiz fazlalıkta egosu olan hiçbir arkadaşım yok  - yanıma yanaştırmam - ama hepimizin içinde ister istemez bir yerlerde bastırılmış, orada pusuya yatmış bir şeyler bizle ters düşen bir olay gördüğü an canavara dönüşüyor ve hayatı çekilmez hale getiriyor. 

Peki ne yapmalı, ne etmeli? Bence durum şu; işler iyi giderken ay ne kadar iyi yaptım, oh süperdim, çok akıllıyım, çok sevimliyim gibi aşıraya kaçmayan dozda gerekli, ancak megolomanlığa giden yolda kendini övme, ön plana çıkarma gibi içgüdülerimizi yavaş yavaş farkındalıkla bir kenara -tamemen- bıraksak her şey güzel olacak gibi. Hani emin değilim; bunu yapmak elbette çok kolay değil. Ayrıca fazla mütevaziliğin hiçbir yararını da görmedim! Peki bu dengeyi nasıl buluruz diye baktığımda, en azından ikili ilişkilerde karşımızdakinin de ne düşündüğünü, hangi koşullarda o hareketi yaptığını, her zaman "sen"le ilgili olmadığını veya Dünya'nın sadece senin etrafında dönmediğini düşünebilirsek belki birkaç adım atarız ve kötü günlere hazır oluruz. Bencillik gibi pis duygular da kardeşi, canıdır bu egonun. Bunun yanında çevresel etkenleri de göz önünde bulunduralım ve seni pohpohlayan, sürekli eleştirmekten kaçınan, yapay dostlukların olduğu arkadaş gruplarından arkana bakmadan kaçmanı tavsiye ederim.

Ve bir gün o "istenmeyen" anla karşılaşılınca olaylar "sen"inle ilgili olmaz - bir bütünlüğü olur ve aynı zamanda bir anlamı olur. Yani sadece sana ters gelen bir şey olduğunda egonun sana bağırıp talimatlar yağdırdığı bir ortamda sakin kalıp "Dur bir dakika!" diye kendine seslendiğin an bil ki sen biraz daha olgunlaştın ey içimdeki çocuk!

Ve sözlerimi bu EGO öyle bir şey ki ne kendinle çok barışık olmanla ne de kendine güvenmenle ilgisi var diyerek noktalamak isterim. Emin olun farkındalığı çok zor, aniden ortaya çıkan bir şeydir bana göre. Ama tabi şöyle de luzumless bir şey olmadığı sürece neden olmasın?
“If being an egomaniac means I believe in what I do and in my art or music, then in that respect you can call me that... I believe in what I do, and I'll say it.” - John Lennon
Öyle bir noktaya giderim ki bu konuda, savaşların o klasik sebebi "ekonomi" nin yanında can dostu EGOmanyak bir liderdir kesinlikle. Ama hadi Queen'i dinleyin - Freddie Mercury daha iyi anlatmış ne demek istediğimi... 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder