9 Ocak 2013 Çarşamba

Ruyalar Gercek Olsa...

Harcanmasın, bulunsun, nasıl bir kafadır hatırlansın diye bazı rüyalarımızı yazmadan edemediğim bir gündeyim. Hani yaşanmışlıklarla daha komik oluyor ama belki sizi de biraz gülümsetir :)

1. tekil kişi anlatsa da kimdir bu karakterler diye merakınız olmasın çünkü:

"I am he as you are he as you are me and we are all together"



RUYA 1:

Rüya 1'de ben bir "cadı"yım. Gerçek olsa ennn çok olmak istediğim şey; hani "Büyüyünce ne olucaksın? Cadı." gibi... Sadece annemi seçebiliyorum ama biz -çoluk çocuk- kalabalık bir cadı ailesiyiz. Siyah giyinmişiz, kafamda siyah cadı şapkam (yaşasın!). Baya prototip hem de; siyah bir kedimiz dolanıyor ortalıkta, adı "Salem". Ben, Cadı 1, kütüphaneden yeni çıkmışım elimde 2-3 kitap, bir bakıyorum bir tanesi benim el yazılarımın olduğu (okuyamıyorum ama nece yazılmış anlamadım, herhalde eski bir dil) cadı (büyü) kitabımızı da yanlışlıkla kütüphaneye vermişim, almışım, oraları bir karışık. Eh böyle bir ifşa sonucu aile paniğe kapılıyor; herkes bizim cadı olduğumuzu öğrenecek! Ailenin kıdemli bir cadısı bana baya bir kızıyor sonra da kitabı yakmalıyız triplerine giriyor. Neyse kitabı yakıyoruz, ben bi üzülüyorum. Halbuki kendi emeklerimle oraya bir şeyler karalamışım hepsi yok oluyor.

Bundan sonraki sahne çok güzel bir deniz kenarı. Bir tek ben ve atım varız orda (zaten hava soğuk ama nedense denize girmeye niyetliyim). Ata biniyorum, ayakları denizle kumun birleştiği yerde genelde. Sular fış fış koşarak gidiyor. Sonra denize yöneliyor, hoop birlikte suyun içindeyiz. Yüzüyorum yüzüyorum (yüzmeyi çok özlemişim, bu sahne baya uzun sürüyor) Sonra, bir büyü yapmışımdır herhalde, suyun altında atla birlikte takılıyoruz. Çıktığımda sudan inatla atımı bırakmıyorum, tekrar biniyorum ve neyse ki uyanıyorum:)


RUYA 2:

Rüya 2 daha çok normal hayatta yaşananların bilinçaltıyla birleşmesinden kaynaklı, saçma ama -hayatınızı bilenlere- anlatıldığında güldüren türden... Bir "lise" arkadaşının abisinin düğünü varmış. Bir elbise giymişim, kendimi çok tarz sanıyorum fakat rüyayı izleyen taraf olarak "böyle bir rüküşlük yok" tepkisi az bile geliyor bana aynı anda. Mini, dekolteli, kırmızı, üzerinde güller aman allahım daha fazla yazamam türden. Bu arada geç kalıyorum, vardığımda tanıdık yüzler, güzel ortamlar. En sevdiğim kız arkaşlardan X'in yanına oturuyorum çünkü düğün sinema salonundaymış. Diyorum beğenmedin mi elbisemi, her zaman dürüst canım arkadaşım yani biraz fazla mı, çok beğenmedim açıkçası dediği için bi yıkılıyorum. (Rüyamı anlattığım gerçek dünyamızda da kahkahalar atıp flemenkocu musun sen diyip hayatta olmak istediğim 2. şeyi de bana hatırlatıyor.) 

Neyse rüyaya geri dönelim: Kafamı bir çeviriyorum: ex and his besty - no need & boring. Çok değişikti, bakmıyorum bile o tarafa. En sonunda böyle hissetmek rahatlık ve huzurmuş onu anlıyorum. Burda bitmiyor, ilginçleşiyor. X bana ex'in ayakkabılarına bak lütfen diyor. Betimliyorum: bebek mavisi üzerine, dallı yapraklı (yeşil-kırmızı) güller ve hafif topuklu bir ayakkabı. Ayakkabılara gözüm takılıyor, sonra seremoni bitiyor. Son sahne sadece o ayakkabılarla yürüyen iki kocaman ayak...




Rüya dizisine kesin devam ederiz bu kafalarla... Şimdilik tatlı rüyalar!


-alev

1 yorum:

  1. öncellikle: X benimm, X benimm!
    sonra, eğer olurda bu yazıyı okuyan Alev'in iç dünyasını bize betimlemek isteyen herkese kapımız açık. Bu yazıların devamını bekliyorum sadece bize anlatılarak harcanmasınlar diyorum ve acil şifalar diliyorum Walrus.

    Sevgiler, Eggman.

    tuuce.

    YanıtlaSil